27 Mayıs 2012 Pazar

-MELANKOLİ SAVAŞI-




-

Bu kez de kaybetmişti
Yenilir gibi mağlup edilmişti  koca cüsseli yüreği,
Uçmak istese ne fayda!
Ufaldıkça ufalıyordu ,ağırlaştıkça ağırlaşıyordu..

...
Tüm gün iç savaşını bir kitap gibi rafa kaldırıyordu,
Tozlansın istiyordu savaş arenasını;
Görmeye tahammülü dahi yoktu aslında,
Geberircesine ıssızdı yüreği..

...
Güneş yer yüzünden çekildimi,
Yıldızlar örtüyordu yüzünü,
Ya ruhunu?
İşte ruhu okadar apaçık bir yaraydı ki,

...
Kapatacak bir paçavra dahi yoktu etrafın da,
Istırabı gözle görünecek kadar aşikardı.
Tüm renkleri alınmışcasına öyle derinlerdeydi ki,
Uzanamadığı tüm hayallerinin  içine yerleşmişti renkleri..

...
Zavallı benliğini kaybediyordu
Yok olmak içinmiydi bu savaşı?
Yoksa inatla var olmak için mi?
Canı alınmamıştı ama cansızdı hayata..

...
Ahh...!Diyordu ahh..
Genç topraklarımı özlüyorum,
Masumluğun suyunu içmeyi kana kana,
Özlüyorum diyordu ,iade ister gibydi ..

...
İç sesiyle konuşmayı yeyliyordu çoğu zaman,
Nedeni açıktı hem de çok açık;
O ,için de kalan son damla iyiliğini
Bir dilenciye verilen kırıntılar gibi kıymet biliyordu..

...
O, onsuzlukla savaşıyordu!
Onuruyla,şerefiyle pes etmeden savaşıyordu.
Yaşlar ...seneyle ,sendeleyerek çarpışan
Nice senelere yaşlarımız yokmu?

...
İşte onun için  yaşlanmanın ,
Yaşın,genç kalmanın önemi dahi yoktu
Büyüdükçe küçülmenin önemi yoktu,
Önemli olan iyi bir insan olmaktı onun için...

"Her gece yastığa başımı koymadan önce şunu kendime soruyorum;
nasıl iyi bir insan olurum..?"

_____Meral&Meri_____
       24/04/2012/


-KIRILAN İNSAN-

-

Gecenin bir yarısı,
kurumuş lavanta kokuları arasın da,
Ölüyorum sandım
Ben ve umutsuz geçmişim,
Almış beni, küçük bir vazonun taa..içine hapsetmiş

...
Korkularımı da almıştır umarım!
Yarınlarımı vermesini dileyeceğim;
Umutsuzluğuma umut katmasını isteyeceğim
Kimbilir belki insanca kırıklarımı da onarır.

______Şair Meral&Meri_______
            23*04*12*

KONT BRYANT(Yükselen kimse)

Nisan 1918 Lyon 'da  bir pazar sabahı güneyden gelen ılık rüzgar
nasıl da ihtişamlıydı,
sakin bir sabah,
sarımsı ve az gri her yer ,gözümün gördüğü her yer..
Sıcak bir kahfe istermisiniz Kont Bryan ?
Lütfen .
Bugün herkes nere de Edmon?
Efendim herkes sabah ayini için Fourvière Katedraline gittiler.
Peki o halde teşekkürler,
Efendim çok saygıdeğer madam Ange bugün sizinle önemli bir
konu hakkın da görüşmek istiyorlar ,saat kaç gibi randevü vermemi
istersiniz?
madam Ange'ye bugün onu kabul edemeyeceğimi ve çok önemli
bir iş için kent dışına çıkacağımı ilet.
Peki efendim.
___Bölüm 2
Ben bir Lyonnais olarak burda bulunmaktan onur duyuyorum beyler
ve bayanlar burda bulunma  sebebimizi açıktır ki,
Bulunduğumuz savaş ,şimdi sizler de biliyorsunuz ki bu savaşın
sonlarına yaklaştığımız günlerdeyiz .
En sonunda zafer yine bizimle birlikte ,katliam dolu günler geride kalacaktır
İnanıyorum ki sizler de benimle hemfikirsiniz?
Lyon Belediye Sarayi'da alkışlar fırtınası kopmuştu; zafer öyle ya da,böyle
bir şekil de tüm Fransa'ya ulaşmıştı ,artık beyaz günler yeşermekteydi
Kendilerince böyle diyorlardı"Beyaz günler yeşerecek"
____Bölüm 3

Kont Braynt, toplantı sonrası Lyon - Saone Irmagi ve La Feuillée koprusu üzerinde,
biraz gün batımını izlemek için durdu, sabah Edmon ,ne söylemişti ?
Onu düşündü ,anımsadı madam Ange, ona önemli bir şey söyleyecekti,
Acaba bu önemli şey neydi ?Bir an Kont heycanlanmıştı!
Madam Ange evliydi ancak mutsuz bir evliliği vardı ,Kont'dan da hoşlanıyordu bu
gözden kaçacak gibi değil di, en azından uşak Edmon'dun.
Hoş kont içinden şöyle geçirdi <Benim de gözümden kaçmıyordu>
ve kendi kendine gülümser buldu kendini,yoksa kont da, madam Ange'ye boş değilmiydi?
____Bölüm4

Efendim hoş geldiniz.
Hoş bulduk Edmon, her hangi bir havadis varmı?
Madam Ange ,dışındamı? Sanırım yok!
Madam Ange, tüm öğleden sonra çalışma odanız da sizi bekledi ,
büyük salona aldım kendilerine çay ikram ettim,size anlatacakları mühim şeylermiş
öyle söyledi.
Peki Edmon ,teşekkür ederim ve unutmadan bu sabah kent dışına çıkamadım toplantı
vardı Belediye sarayın da,unutmuşum onunla meşkale oldum.
Efendim siz niçin kent dışına çıkacaktınız?
Babam için ,biraz hastalanmış onu görmeye gidecektim ,yarın ilk işim bu olacak.
____Bölüm5

Madam Ange ,hoş geldiniz ,üzgünüm sizi çok bekletmişim maruz görünüz.
Hoşbulduk Kont Braynt ,mühim değil vaktim vardı ,inanın önemli olmasa gelmezdim
zaten doğru değil bekar bir kont'un malikanesin de bulunmam ,
neyse sözü uzatmadan önemli havadisi sizinle paylaşmam gerekiyor.
Nedir mesele?
Duydum ki babanız çok hastaymış?
Siz nerden biliyorsunuz bunu?
Orası önemli değil.
Evet bende yarın babamı ziyarete gidecektim .
İşte bende bunun için geldim babanız haber yollamış ,
bu gece yarısı ikimiz birlikte babanızın evine gitmemiz icap ediyormuş.
Peki neden ?
Bilmiyorum ,sadece mutlaka bu gece gitmemiz gerektiğini ilettiler haberciler.
Peki,o halde saat şuan akşam yedi ,dokuz gibi çıkarız öyleyse.
Peki .
Eşiniz bu duruma ne der ?
Haberi var .
Peki ,bu durum da sorun yok____

___Meral&Meri___



KONT BRYANT(Yükselen kimse)

Nisan 1918 Lyon 'da  bir pazar sabahı güneyden gelen ılık rüzgar
nasıl da ihtişamlıydı,
sakin bir sabah,
sarımsı ve az gri her yer ,gözümün gördüğü her yer..
Sıcak bir kahfe istermisiniz Kont Bryan ?
Lütfen .
Bugün herkes nere de Edmon?
Efendim herkes sabah ayini için Fourvière Katedraline gittiler.
Peki o halde teşekkürler,
Efendim çok saygıdeğer madam Ange bugün sizinle önemli bir
konu hakkın da görüşmek istiyorlar ,saat kaç gibi randevü vermemi
istersiniz?
madam Ange'ye bugün onu kabul edemeyeceğimi ve çok önemli
bir iş için kent dışına çıkacağımı ilet.
Peki efendim.
___Bölüm 2
Ben bir Lyonnais olarak burda bulunmaktan onur duyuyorum beyler
ve bayanlar burda bulunma  sebebimizi açıktır ki,
Bulunduğumuz savaş ,şimdi sizler de biliyorsunuz ki bu savaşın
sonlarına yaklaştığımız günlerdeyiz ...
meral meri


Hayatım boyunca bir çok kez yıkıcılıkla karşılaştım;hatta çoğu zaman ben,benliğimden sıyrıldım..
Buna rağmen yinede ayaktayım koca bir çınar gibi demeyi ne çok isterdim ki zaman zaman fazlaca demişimdir.
Şimdi bir çakıl taşı olup bir elin içinden sekerek nehirlere dolmayı istiyorum ...
http://youtu.be/NwHOW51b5ukMeral Meri(Sen Nehri Paris)

"Bir çok şeyi seviyorum nedeni açık, erişemediğimden.
Erişmiş olsaydım eğer ,bukadar sevmezdim.
Ve sevmek içinse erişmemek, en akıllıca iş..."

.../Meral Meri(Sen Nehri Paris)

Sen Nehri Paris


Yeryüzünde bilmem kaç kez kayboldum,
Sanki eriyordum.
Rüzgar yönümü bulmama yardım etmek için var gücüyle çabalıyor
Bense hiç oralı olmuyordum.
Genç bir kızın hayalleri bilmem kaç kez yok olursa;
Genç bir erkeğin de bilmem kaç kez umudu kayboluyordu...

.../Meral Meri(Sen Nehri Paris)

- MİCRİ-




Mayıs ayının bir çarşamba günüydü,
bol güneşli neşe dolu bir günü yaşıyordu küçük Eleta,
Bu küçük kız ülkenin kıyı kasabasında yaşlı dedesiyle yaşardı
Sıradan günler geçirirdi ,çok sevdiği Amo, adında tek bir arkadaşı vardı;
Zaten  çok arkadaş edinmeyi de sevmezdi küçük Eleta,
Dedesi her gün yaşlı arkadaş tayfasıyla balık avlamak için sabahın erken saatinde evden çıkardı;
Yine akşamın geç saatinde eli dolu torununa koşardı.
Zavallı ihtiyar adamcağız geçen  bahar ayında; tamda bu zamanlarda, hem kızını hem damadını yitirmişti.
Yine böyle bir günde balık avına gittikleri gündü,
Yaşlı dede üzgündü.
İşte o gün bu gündür
Tam bir yıl geçmişti ,evlatlarının ölümünün  üzerinden.
Onun için küçük Eleta,da her şeyin farkındaydı tastamam,
Çünkü sevgili dedesi ayrıntısız anlatmıştı ölümün  ne olduğunu.

...
Küçük Eleta, akşam üzeri bazen limana inerdi ,
hem dedesini karşılamak için , hemde yakın arkadaşı Amo,ile oyun oynamak içindi.
Yine bir akşam üzeri Güneş kıyıya vuran dalgalara günün  son sarılışlarını armağan ediyordu
görüşmek üzere ertesi sabah der gibiydiler, dalgalar ve güneş ikilisi.
Küçük Eleta, limana vardığında birden elinin üzerine bir şeyin  iriştiğini hissetti
Eleta, önce panikledi, gıdıklanır gibiydi de üstelik,
Şaşkınlıkla senin ne işin var burda ?dedi küçük kız
Ses yoktu...
Gülümsedi...:) senin adın ne bakayım?dedi Eleta,
Yine ses yoktu..
Küçük kız yineledi sorusunu .Adın nedir küçük ?
Sanki bir şeyler duyumsuyormuşcasına bir ses işitti  Eleta,
Yavaşça kulağını  elinin üzerine doğru eğdi
Adım Micri,dedi ince tiz bir sesle
Küçük kız şaşkınlık içinde,demek Micri ,diyerek yineledi
Evet dedi Micri,
Benim adım da Eleta,peki nerden geldin?
Hem sen küçüksün benim gibi ailen yokmu? dedi kız
Micri,küçük başını öne doğru  eğerek  dudaklarını  büzüştürdü ,yok dedi
Onları kaybettim; biz başka bir ülkeye gidecektik ama ben onları şu uzaklaşan gemide, gözden kaybettim. dedi Micri,
Gittim baktım ama gemide in cin top oynuyordu ,şimdide gemi gördüğün üzere demir aldı ki zaten artık orda değillerd
Ve döneceklerini de sanmıyorum çünkü hava kararınca genelde ağaç dalları yada çiçeklerde uyuruz biz.
Bunun üzerine küçük Eleta,çok üzülmüştü..
Üzülme dedi Micri'yi okşayarak
Hem biliyormusun benimde ailem yok dedi,
Yanlızca dedem ve  arkadaşım Amo,var
Ama sanırım ben daha şanslıyım, en azından onlar var ama senin kimsen yok şuan.
Genede üzülmemelisin dedi küçük Eleta,
endişeni anlıyorum ama artık bak ben varım ,hem dedem  seni görünce çok sevecektir eminim.
Micri,biraz olsun rahatlamış gözüküyordu ,nihayet uzun üzücü gün sona ermekteydi
Birden küçük Eleta, adının seslendiğini duyar gibi oldu
Çok geçmeden ses tekrar duyuldu Eleta..!Elata!
Bu arkadaşı Amo'ndan başkası değildi .
Nerdesin seni arıyordum tüm limanda? dedi tık nefes olmuşcasına Amo,
Şey dedi küçük Eleta, sana bir şey sorabilirmiyim ?
Tabii dedi...
__Micri ,ne demek?
__Micri, mi?
__Evet Micri?
__Bilmiyorum .Nerde gördün öyle bir şeyi ?

Eleta,gülümseyerek ,
__Görmedim ki kendisi söyledi,adı buymuş. dedi Amo'na sevgi dolu gözlerle bakarak
__Bilmiyorum,ona sorsaydın o zaman, ne anlama geldiğini.
__Eleta, arkadaşına heycanla arkasında sakladığı Micri'yi gösterdi
__Amo, bu bir kelebekkk.. nerden buldun bunu ?dedi, şaşkın gözlerle Eleta'ya bakarak
__Söylemiştim, ben bulmadım o geldi beni buldu.

__Ailesini kaybetmiş bende eve götüreceğim, dedem de eminim  çok sevecektir.

Akşam olmuş her yer uğur böcekleriyle dolmuştu.
Evlerden süzülen ışık huzmeleri sokak kaldırımlarıyla kucaklaşıyordu adeta
Küçük Eleta,eve gittiğinde dedesi henüz gelmemişti
o esnada sohbet etmeye koyulmuşlardı ... Micri'ile
Küçük kız ailesini nasıl kaybettiğini anlatıyordu Micri'ye
Micri'de kendi ailesini ve kardeşlerini..
___
Derken küçkük Eleta'nın dedesi ,ceviz ağacından yapılmış yadigar kulubenin kapısından
içeri süzülmüştü.
Zavallı adamcağızın  yaşı  neredeyse seksen küsürdü
Yaşlı bedeni  o koca cüsseyi  neredeyse zor taşıyordu sanki.
Her zaman ki gibi sevgi dolu yüzü gülümsüyordu
Boynuna atladı Elata, sarıldı dedesine bu akşam geciktin azıcık dedeciğim? dedi küçük kız.
Dedesi annesi ile babasını ziyaret ettiğini söyledi .
Ölüm yıl dönümü diye ,de ekledi öksüz ve yetim torununa bakarak
Eleta, içi titreyerek sordu dedesine
Onlar iyiler mi?
Beni özlemişler mi?
Cennettin kokusu, gül kokusu gibiymimiş peki ?diye dolu sorular sordu dedesine
Gece böyle akıp geçiyordu, sarımtrak yanan mum ışığı ile birlikte .
Odanın duvar kağıtları sarı elbise giymişcesine   dans ediyordu sanki
Pencereden gelen ılık rüzgar eşliğinde..
O ,esnada
Micri,  pencereden dışarıyı izlemeye koyulmuştu
Ailemi özlüyorum ,kimbilir şimdi neredeler ve  yaşıyorlarmı ?acaba diye düşündü umutsuzluğa kapılmışcasına..
Yaşıyorlarsa eğer mutlaka  onlarda beni arıyor olmalılar? diye kaygısı artarak düşüne duruyordu pencerenin  kenarında .
Evet Micri'nin ailesi ve kardeşleri de o esnada onu aramaktan bithap düşmüşler
Bir salıncağın asılı olduğu çam ağacında dinlenmeye koyulmuşlardı.

Küçük Eleta, o telaş ile
Micri'yi unutmuştu.
Üzüntüsünden sonra pencerede üzgün bir şekilde görünce
hemen dedesine durumu anlattı
Dedesi en son nerde kaybolmuşlar ise eminim yarın ailesi tekrar oraya gelip bakacaklardır,
dedi Eleta'ya sevgiyle bakarak.
O gece üçüde derin bir uykuya daldılar ,düş dolu uykuları giyiyorlardı ..
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte dedesi balık avına çıkmıştı
Eleta, ise arkadaşı Amo, ile buluşup
Micri'nin en son ailesinin bulunduğu yere gidip tüm gün
Ailesinin dönmesini bekleyeceklerdi,
öyle de yaptılar..
Derken saatler su gibi akıp geçiyordu
öğleden sonra ılık bahar rüzgarının son demleri yüzlerini okşuyordu
O esnada Micri ,uzak koy'lara bakıp dalıp dalıp gidiyordu
ki birden gökyüzünden gelen tiz sesler  sarmıştı dört biyanı
Ve bir ses duyuluyordu, varla yok arası bir sesti bu
Micri..!Micri ..!
Geldik ,diyorlardı ..
Bu ses Micri'nin annesinden  başkası  değildi
Evet Micri'nin ailesi gelmişti .
İşte kavuşmuşlardı nihayet
Eleta,  ve Micri,  vedalaştılar ...
Artık mavi gökyüzünde küçücük nokta gibi kalmışlardı Eleta, Micri çin.
Vedalaşmadan sık sık gelmelerini söyledi Eleta,
Ama ne varki asla geri gelmeyeceklerdi
Çünkü kelebeklerin ömrünün kısa oluşunu Eleta, henüz bilmiyordu
Micri 'de söylememişti Eleta'ya  bilerek.
Zaten ailesinin acısı yeter diye düşünmüştü dün gece pencere kenarında
bir çok şey düşünürken bunuda düşündüğü gibi.

___________________Meral&Meri________23.05.12


Olmaz karanlığa korkak yüreğim,
Bu gece diğer gecelerden niçin farklı kılınsın ki
Sorarım size ?
Nefessiz kalmışken,yada durun  durun
Hiç nefes alamamışken
Yansımaları izlerken gözler
Şimdi, sırf siz dediniz diye mi
Hayaletler gidecek üzrimden..?

.../Meral Meri

-İSTİLA-


-İSTİLA-

-
Yanlızlığın istilası bu,
Bu başka memleketin alaca karanlığıydı
Sorma artık niçin budenli yalnızım diye ;
Yeter kes! Şu sorguluyormuşcasına konuşmanı..
Şimdi diyorsunki, ne bu hâl ? Sokakları mesken tutuşun?
Evet pek tabi gózle görünen herşey sorgulanmali ,öyle değilmi?
Siz işte yanlizca bunu bilidiniz; ama sokakakları tanımıyorsunuz ve inan daha fazla istila etmiyor beni yada daha fazla canımı yakmıyor..
Ne diyorum biliyormusun?
Zor değildi inan bana zor değildi, içtenlikle bugün nasılsın demek!
Şimdi karşıma geçip ,óylece yaşantimi yargılayamazsın
Ve dahası vijdanını huzurlu sayamazsın ki zaten ne yaptığımda ayrıca seni ilgilendirmez!
Ama sırf merakını gidermek adına söylüyorum ;
yeni ülkemde keşfedilmemiş yeni medeniyetler keşfediyorum ,
şimdi sor ,nasılsını?
Insan istilasından çıktım ama gayet iyiyim ,neden mi ?
Gözler beni görmeyecek kadar uzakta oluduğum için..!
~~~Méral&Méri~~~

-GİDİŞ-


-GİDİŞ-
-
Olmuyordu bir çok şey, hep mağrurdu kendi içinde,
Nitekim bazı güçler zaman zaman indirgiyordu iç sesimizi
Canlar unufak, cam gibi kırılıyordu gözler önünde
Ancak kimsecikler yoktu ,kalabalık caddelerde.

Kalabalıklaşıyorduk aslında içimizde; ne kalabalık ama!
Ayrılıyorduk zifiri karanlıklarda bir bir,
Lakin yer yer de, bir bütün olabiliyorduk çığlıklarımızda
Ancak aldırmaksızın , biz kaybolur gibi ay'ın kandilinde
Bitiriyorduk ışıklarımızı  saniye saniye, güne dek;
Akıl dışı işler işliyorduk, yanık vede sancılı gecelerimizde
Lal oluyorduk kimi zaman, çığlıklar kaçışıyordu tek tek
Irmaklarımız doluyordu nice yalnız kalabalığımızla,
Güneş erken doğmuyordu, ruhu okşayan gecelerimize
Ikınır gibi acı acı bir ses yükseliyordu  duvarlarımızda
Ne garipti yalnızlık ;

Oysa ne çok yalnızdı yalnızlık..
Resimler çiziyordum yok yere zamanın bir yerinde
Tastamamken öylece izliyordum, azınlığımı çokluk içinde
Asalakca mı yaşıyordum ne?
Sinsice yaklaşan zihinlerden mi kaçıyordum yoksa?
Ismarlıyordu sanki bizi  yalnızlığa doğru
Nasıldı doğurganlık?
Damarlarımız mı gerilirdi?
Azı çokmu ederdi?

Yok yok düşten esinlenmekti o saflık;
Aldatmazdı en azı ,en çok yapardı düşlerimiz
Leylekler getirirdi zaten bebekleri..
Narin elleri ,saflık yumağı gibi tutardı bizi
Isınmak içinmiydi, yoksa kalabalıklaşmak için mi bilinmez;
Zira tecrübe etmek gerekirdi çokça şefkati.

Kaldırım serçeleri gibi bakıyordu minnet dolu gözleri,
Anlamsızca boşluğa dalar gibi
Lavanta çiçeklerinden de farksızdı üstelik
Masumca yaklaştım ve
Akıl almaz derecede, uyku halindeydi minicik bedeni
Körleştim yine o vakit ;bizleşerek karanlığıma

Köksalar gibi.
Ölüyorum belki asilzade olmasamda,
Temmuz ayında tüccar gibi
Üzüm bağlarım soluyor,
Donuyorum belki
Üşürcesine
Rüzgarda savrularak yalnızlaşıyorum, nice kalabalıkla birlikte.
______Meral&Meri_________(Bir Tutam Veda)20.05.12.

-BİR ADAMIN SON GÜNÜ-


-BİR ADAMIN SON GÜNÜ-

-

Bir günde hem genç oldum
Hemde yaşlı
Önce bir yağmur oldum boşandım tüm dünyaya
Sonra yaşlı ,ihtiyar bir köpek oldum
Ve vefakar dostumla yürüdüm ..
Garip bir şeydi
Genç ve yaşlı olmak
Bunu bir günde yaşamaksa güçtü,
Her şeye rağmen sanırım gitmek için hazırdım
Ama öncesinde doldurmalıydım
Tüm boşluklarımı.
Sonra bir çocuk oldum ve ihtiyar adamın tekiyle
Sohbete koyulldum; o  bana
Bir dizi gençlik anılarını
Ve cennete yolladığı eşini anlattı.
Ben dinledim; arada gülümsedim
Çünkü gülümsemem onu mutlu ediyordu.
Ayrıldık o gitti
Tabii bende.
Çocuk yüzüm arkamda kalmıştı;
Şimdi genç bir adamın özgürlüğü haykırış rolündeydim,
Mavi denizi giydim üzerime, pek de şıktı hani
Öyle uzun uzadığaya anlatamam ki kendimi
Zira yorgundu kalbim..
Ama biliyormusunuz?
Taa..şuramda ;göğüs kafesimin hemen altında bir huzur vardı,
Bilmem ki nereden geldi
Belki yaşlı bir kelebeğin hediyesidir bu huzur...

Meral&Meri  25.05.12.








OLMAKSA


Olmasını istersen en muhteşem gün-lerinin

Güneşsizliğin gün örtüsünü kaldırmalısın karanlığından.

Bir güvercinin yaşlı kanatları,  anlatırsa bugünü;

Vazgeçmez gençliğin,  kan dolu hücresinde
-----------------------------------------

Ebedileşecekse ömrün; dalkavukta geçen sözün

Sürünmeli sevgili yüzün.

Olmaksa çözüm, kaybolmuşluğunun diri latifesinde

-Kaygınız nedir, bu hususta?- diye sorulduğun da,
--------------------------------------------------

Delirtirse gün seni çılgınca

İmkansızlık içinde , zehirli ok akıbetidir bugünün.

Olmasını arzulağın gülü,
---------------------------------------------

Ekim mevsimlerine bula:

Kaçamak cevapsa ektiğin gülün,

Kandilini   gece yarısı  yakma.
---------------------------------------

Meral Meri
(29.04.12. İstanbul)






Elvis Presley Dair


____Elvis Presley Dair____

Seni seviyorum cümlesi ,
Doldurmazki,kalbimi,
Bu yeterli değil,
Sen benim ilham kaynağımsın,
Seninle çoğu geceleri uyuyorum,
Sen beni Ay'ın altında karşılıyorsun daima,
Benim üzerimde, sen giyinikken;
Yine giyiyorum seni,
Çünkü kış, üşüyorum ...
Biliyorumki,sekiz ocaklar hep ikiden geçer;
Ben sana yetişmeye çalışıyorum emekleyerek,
Ben bir gün sana büyüyeceğim ve göreceksin ,
Sana  Tupelo, Mississippi'ye geleceğim,
Tüm kalbimi sana göstermek için geleceğim...
Ben en çok  I Can't Help Falling In Love With You,
Şarkın da sen oluyorum;
En çok sana doğuyorum yeniden,
Ve aklıma birden dualar gelir sana dair...
Seni seviyorum cümlesi yeterli değil,
Doldurmaz ki,sensizliğimi,
Bir gün melekler şehrin de, karşılaşırsak eğer!
Sana ilk soracağım soru şu olacak,
Dünya canını, seni yok edecek kadar ,
Yakmasına niçin izin verdin ?
Belki,seni gördüğüm de,tek yapacağım şey,
Sana sarılmak olurdu ,canın bir daha yanmasın diye..
Seni seviyorum ölümsüz kahramanım..!
____meral&meri____
     /08/01/2012/

SORMUYORUM


Sormuyordum ki resimler niçin rengarenk ,güneş niçin tam vaktinde batar?
Ay niçin şekil değiştirir ,insanlar niçin üzülür niçin ağlar ?
Bunları hiç mi hiç sormuyordum ..
Meğer sormalıymışım kendi içimde
Meğer hayat böyle hüzünbaz böylesine alaşşağı edermiş insanı
ve böylesinede ebelermiş bizi...
_________________________________________ Sen Nehri Paris

BUGÜN


Bugün ben böyleyim; önce sessiz sonra kaybolmak isteyen ıssız bir yaprak,ha koptu ha kopacak bedenden ruha dönüş vakti gibi

---
Bugün ben böyleyim;çok sevdalı az sevda yaşayan bir kalbi yeniden yeşertmek üzere önce çöle,sonra okyanusa koşar gibi

---
Bugün ben tam bu gündeyim;ne eksiğim ne fazla ,tam olmak istediğim yerdeyim ne savaşın ortasında ne barışın göğsünde
tam olmak istediğim iç dünyamın huzur keşfindeyim...!
______________________________________________________l Meral Meri