16 Eylül 2013 Pazartesi

Gazel

Yoklamazsın hîç var mı dilde dâğın yâresin
Böyle mi gözler güzeller âşık-ı bîçâresin

Âh ile derdi bilinmez âşık-ı bîçârenin
Çâk çâk ede meğer âhı dil-i sad-pâresin

Gördüğün öldürmedir kârı o hûnî gözlerin
Koymaz anınçün elinden gamzeler gaddâresin

Zülfüne bend etmesin yâ n'eylesin Mecnûn gibi
Zabta kâdir olmayan âşık-ı dil-âvâresin

Halka-i zülfünden eyler dil temâşâ ruhların
Vermese hurşîde n'ola revzen-i nezzâresin

Derdin izhâr etmek ister dâ'imâ Nef'î sana
Sen de lutf et yokla bir gün dilde dâğın yâresin

Nefi

Mevlâna Celaleddin Rûmî

"Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol. 
İnsanın çömlekten farkı olmamalı. 
Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, 
insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.."

Mevlâna Celaleddin Rûmî

Birhan Keskin

 “Oysa yürüyüp gitmemiz lazım…”

Birhan Keskin

31 Ekim 2012 Çarşamba

SOKAK SARDUNYALARIM

SOKAK SARDUNYALARIM

Hiçbir şey olup bitmese
Başlangıçtan ve sona
Doğmasa içimdeki sancılar
Gelse bahar havası
Başucuma sardunya
Kokuları ,bir kız geçse
İyileşir miyim? bilmem.
İlaçsız günlerimden
Geçer zaman denilen o lezzet,
Sardunya kokuları yakılsası
Bir caddenin açılmaz pencereleri,
Bir perinin eline geçse,
Sokaklar gene an ve an,
O,  olsa ,bir değirmencinin
Gözyaşları iyileşse, kucağındaki kızında.
Sokaklar bahar olsa eskisi gibi.
Çoğalsak bir bir, eskicinin elinde.
Ve antikacılar bize kıymet biçse,
Yeşilimtrak kokuların kalemi olsa,
Şiirleştirip her gün güneş tadına ulaşsak,
O sokak sardunyalarımda.

(Meral Meri) (Hayata tutunamayan harfler)
TATLI CUMAYA
Yelkenlerin erişemediği o muazzam rüzgar
Yanlızca bana içime erişiyor
Tolstoy'lu gecelerime idrak ediyor
Ve erişerek beni
Savaş ve barışın bonaparte'sine ulaştıyordu
O ,ve benim gizemli aşkım
Yalnızca tatlı öğlen uykularından uyanıp
Tatlı cuma'da boy gösteriyordu
Sinema salonlarının beyaz perdesine
Düşüyordu düşmanlar
Ve biz alkışlarımızla barış diyorduk
Avuçlarımız kızarıyordu
Ve sahneye çıkıyordu melon şapkalı adam
Diyorduki,
"Seyircisiz savaş,savaşsız asker olmaz,illaki barış diyorsanız ve istiyorsanız içinizdeki savaşlarınızı öldürün.!"
Ve o,melon şapkalı adam sahneden siliniveriyordu
İlizyon gibi bir şeydi
Var olmakta öyleydi zaten bir geliyorduk yeryüzü
Neye uğradığını şaşırıyordu
Ve siliyordu bizi bir bir .
"Uyanış "diyordu benim tatlı bonaparte'm,
Uyanış bir ulusun en tatlı cuma'sına benzer
Lakin bir savaş vardı bitmesi gereken
Bizler düşmanmıyız içlerimize ,yaşamımıza?
Hayır hayır ,hayır!
Diyordu kalabalıklar içinden gür bir ses
Tüm salon bir anda "kim o?" demeye başladı
Evet ta kendisi melon şakpalı adam geri gelmişti
Ve ekledi tatlı cuma'ya dek yanacağız birer birer
Ama sonra söneceğiz ki sönmeliyiz artık
Yaşam bir saltanat o saltanat
Eşlerimizi,çocuklarımızı,ailelerimizi,geçmişimizi
Geleceğe taşımayı bırakmalı çünkü gelecek
Geçmişi örtbas etmeye yarayan bir gazetedir,
Bizim gazetelere ihtiyacımız yok
Bizim bugünü saltanatlaştırmaya ihtiyacımız var
Bizler bugünü yaşayamazsak gelecek nereden olacak ki?
(Meral Meri) (Hayata tutunamayan harfler)
(24.10.12.)
"Arada değişmek için illaki acımı çekmeli bu kalp ? Hep oluyor bir muamma ezgisi kulağımı önce sağırlaştırıyor sonrası aşikar,o hep eskici dükkanının  önündeki yaşlı işportacı yokmu ?Gene orda ama sessiz ! Bukez ölü bir beden ve günlük gazetelerin altına saklı olarak gene o eskici dükkanı önündeki yaşlı kaldırım taşlarıyla sarmaş dolaş
arada değişmek için iilaki acımı çekmeli bu kalp.?"
(Meral Meri)

ÇUHA ÇİÇEĞİ

Çuha çiçekleri gibi mehtâba düşmüş yüzün,
Sen ki ey kadın!
Gökyüzü ve gece karanlık, ay neşe ve yıldızlar karışıyor tenine
Ey kadın!
Gülümse bana, ve tanrıçaların yurduna giderken
Sarmaş dolaş çuha çiçekleri eşlik etsin bizim eşsiz yolumuza .

-Meral Meri -31.10.12.